16 Kasım 2012 Cuma

Fasülye Turşusu














En sevdiğim turşulardan biridir fasülye turşusu. Fasülye turşusundan yapılan kavrulmuş turşu ise asla hayır denmeyecek bir lezzet. Bir gün bir mecliste kavrulmuş turşudan bahsederken bu sene ben de fasülye turşusu kurayım dedim. Acaba taze fasülye bulabilir miyim diye anneme sorunca Allah razı olsun bulmuş ve benim için almış. Bana düşen de turşuyu kurmak oldu. Tabii ki yine annemin yöntemlerini kullanarak kurdum turşumu. Tarihten de anlaşılacağı gibi bugün neredeyse bir ay olmuş. Fakat turşum henüz olmadı. Turşum olunca ilk işim kavurmak ve inşallah sizinle de paylaşmak. Gelelim turşumuzun yapılışına.
Malzemeler:
5 kiloluk kavanoz için
3 kilo taze fasülye
1 baş sarmısak(isteğe bağlı arttırılıp azaltılabilir)
3 yemek kaşığı dolusu kaya tuzu
1 tatlı kaşığı toz şeker(mayalanması için)
2 çay bardağı üzüm sirkesi
yeterince içme suyu
Hazırlanışı:
Fasülyelerimizi iyice yıkadıktan sonra ayıklıyoruz. Sonra fasülyelerimizi kaynamakta olan suya koyuyoruz ve 2-3 dakika kadar kaynatıp buzlu suya çıkarıyoruz. Daha sonra soğuyan fasülyelerimizi kavanozumuza dizmeye başlıyoruz. Aralarına sarmısak koyarak kavanozumuzu başına kadar dolduruyoruz. Üstüne tuz, şeker ve sirkemizi döküyoruz. Ve fasülyelerimizin üstüne çıkacak kadar su ilave ediyoruz. Kavanozumuzun kapağını kapatıyoruz ve 1 gece bekletiyoruz. 1 gün sonra fasülyemizin tuzunu kontrol ediyoruz (yemek tuzu kadar olacak). Eğer tuzu az geldiyse turşumuzun suyundan biraz alıp içine tuz ilave ediyoruz ve tekrar kavanozumuza dolduruyoruz. Kapağını sıkıca kapatıp olmasını beklemeye başlıyoruz. Bu arada benim gibi sıkı sıkı doldurduysanız turşunuz taşabilir. Bir kabın içinde bekletirseniz daha iyi olur. Genelde turşu yukarı çıkmasın diye üstüne elma gibi bir şeyler koyuyorlar. Ben turşum taştıktan sonra suyundan biraz aldım ve üstüne küçük bir kavanoz koyarak turşuyu bastırdım. 1 ay oldu bakalım ne zaman yenecek kıvama gelecek. Ellerimize sağlık.

11 Kasım 2012 Pazar

Royal İcing ile Muffin



Çocuklar için hazırladığım Muffinleri uzun zamandır denemek istediğim Royal icing ile süslemeye çalıştım tam 1 saat bunun için uğraştım. Bakalım anneannelerinde dönünce çocuklar ne tepki gösterecek. İlk denemeye göre fena sayılmaz değil mi?
Muffinlerin tarifi için buraya tıklayın lütfen.
Royal icing için malzemeler
1 yumurta akı
1,5 su bardağı ince çekilmiş pudra şekeri
5-6 damla limon suyu
Hazırlanışı:
Önce yumurta akı ve limon suyunu köpürünceye kadar cam bir kasede çırpıyoruz. Daha sonra birkaç kez elediğimiz pudra şekerini azar azar ilave ediyoruz ve krem şanti kıvamı elde edinceye kadar çırpıyoruz. Artık soğuyan muffinlerimizi istediğimiz şekilde süsleyebiliriz. Ben sıkarken poşete doldurdum ve poşetin köşesini incecik keserek kullandım. Siz de öyle deneyebilirsiniz. Ellerimize sağlık.

5 Kasım 2012 Pazartesi

Kelebek Pasta





Bir süredir pasta yapmıyordum. Ama bu suskunluğumu bu hafta iki tane yaparak bozdum. İkisini de canımın içi yeğenim için yaptım. Fotoğraftaki yaptığım ikinci pasta, birincisini anaokulundaki doğumgünü için yaptım. Resmi elime geçince eklerim inşallah. İkincisini de evdeki kutlama için yaptım. Bakar mısınız şu suratın sevimliliğine. Renklerin uyumuna da ayrıca dikkatinizi çekmek istiyorum. Sevgiyle yapılan her şeyin güzel olduğunun bir kanıtı. Gelelim tarifimize.
Malzemeler:
Pandispanyası için:
4 yumurta
4 kahve fincanı şeker
4 kahve fincanı un
1 kahve fincanı ılık su
1 paket kabartma tozu
1/2 çay kaşığı karbonat
Kreması için:
2 su bardağı süt
1 çay bardağı toz şeker
1 çay bardağı un
2 tatlı kaşığı nişasta
1 paket vanilya
1 yumurta
1 paket sade kremşanti (1 su bardağından 1 parmak az süt ile çırpılacak)
İçi için:
3 tane muz

Hazırlanışı:
Pandispanyamızı mümkünse 1 gün öncesinden hazırlayıp streç film ile sarıp buzdolabında bekletelim ki daha kolay kesilsin.


Pandispanya için önce yumurta, su ve şekeri iyice çırpıyoruz. Daha sonra un, kabartma tozu ve karbonatı eleyerek ilave ediyoruz. 1 dakika kadar karıştırdıktan sonra altına yağlı kağıt serilmiş 26cm çapındaki kelepçeli kalıba döküyoruz. Kalıbımızın kenarlarını kesinlikle yağlamıyoruz. Hava kabarcıkları oluşmasın diye kalıbı 3-4 kez masaya vuruyoruz. Ve önceden ısıtılmış 170 derece fırında 40-45 dakika kadar pişiriyoruz. Çıkarırken mutlaka kürdan testi yapıyoruz. Her fırının pişirme süresi farklı olabilir.
Bekleyen pandispanyayı ortadan ikiye bölüyoruz. Eğer benim gibi kelebek formu vermek isterseniz resimlerdeki gibi kesip şekillendirebilirsiniz.
Kremanın krem şanti hariç bütün malzemelerini bir tencerede bir araya getiriyoruz ve biraz karıştırıp kısık ateşte kaynayıncaya kadar pişiriyoruz. Pişen kremamızı ara ara karıştırıp soğumaya bırakıyoruz. Krem şantimizi hazırlıyoruz ve yarısını soğuyan kremamıza ilave edip karıştırıyoruz. Kalan krem şantiyi pastanın üstüne sürmek için buzdolabına kaldırıyoruz. Pandispanyamız yumuşak olduğu için ıslatmaya gerek yok ama daha yumuşak olsun diyorsak 1/2 bardak kadar sütle ıslatabiliriz. Servis tabağına aldığımız pandispanyamızın birinci katının üstüne kremamızı sürüyoruz ve dilimlenmiş muzları her yerine diziyoruz ve pastanın ikinci katını üzerine kapatıyoruz. Eğer şeker hamuru ile kaplamayacaksak kalan kremayı üstüne sürüp en üstünü de krem şanti ile süsleyebiliriz. Ama şeker hamuru ile kaplayacaksak üstüne sadece krem şanti sürüp şeker hamuru ile dilediğimiz biçimde süsleyebiliriz. Ellerimize sağlık.
Veeee Meleğim pastayı ilk gördüğünde...
Maşallah diyelim





31 Ekim 2012 Çarşamba

Hamsili Pilav









 Kısa bir aradan sonra yine buradayım. Uzaktan takip edip bir şeyler paylaşmamak çok zor geldi. Ama sinirsel bir nedenden dolayı boynumun tutulması ve duruş bozukluğu yüzünden doktorumun verdiği bir yasağı uygulamak zorunda olduğum için biraz uzak kaldım. Yoksa isteyerek bir ihmalkârlık söz konusu değil. Gerekli tedavilere başlandı zamanla daha iyi olurum inşallah, diyerek biriken tariflerimden yavaş yavaş paylaşmaya başlıyorum. Bugün Karadeniz yöresinin çok sevilen hamsili pilavının tarifini yazacağım. Farklı şekillerde yapanlar var biliyorum. Ben annemin tarifine göre yapıyorum. Annemin yaptığı şeyleri onun yaptığı usulde yapıp yaşatmak benim için çok önemli. Gerçi her şeyiyle aynı yapsam da onun elinin değdiği kadar lezzetli olmuyor bunu da itiraf etmeliyim. Gelelim tarifimize.
Malzemeler:
1 kilo hamsi (ayıklanıp kılçıkları çıkarılmış)
1 su bardağından 1 parmak kadar eksik su
2 yemek kaşığı sıvı yağ
pilavı için
1,5 su bardağı pirinç
2-3 iri kuru soğan
3-4 yemek kaşığı sıvı yağ
bol maydanoz (ben yarım demetten biraz fazla kullandım)
2-3 tatlı kaşığı kuru nane
1/2 çay kaşığı karabiber
yeterince tuz
1 su bardağı su
Hazırlanışı:
Pilavımızı zeytinyağlı içi gibi hazırlıyoruz. Önce incecik doğradığımız soğanlarımızı sıvı yağda kavuruyoruz. Biraz kavrulan soğanlara pirincimizi ilave ediyoruz. (Eğer isterseniz kuş üzümü ve çam fıstığı da koyabilirsiniz lezzet verir. Ben pek tercih etmiyorum.) Ve pirinçler saydamlaşıncaya kadar kısık ateşte kavuruyoruz. Tuz, nane ve karabiberimizi ilave edip yarı kıvamda pişecek kadar suyumuzu ilave ediyoruz.(Her pirincin su çekmesi farklıdır. Kullandığımız pirince göre suyunu ayarlamalıyız. Pilavımız yarı pişmiş kıvamda olacak.) Kaynayınca altını kısıp kapağını kapatıyoruz ve pişmeye bırakıyoruz. Pilavımız pişince ince ince doğradığımız maydanozumuzu ilave ediyoruz, karıştırıp tenceremizin kapağını kapatıyoruz. Pilavımız demleniyor. Diğer taraftan ayıklanıp kılçığı çıkarılmış balığımızı azcık tuzlayıp ikiye bölüyoruz. Tepsimizi yağladıktan sonra hamsileri resimlerde de görüldüğü gibi sık sık diziyoruz. (Tepsim 24 cm çapında alüminyum bir tepsi) Hamsimizin yarısını dizdikten sonra üstüne pilavımızı döküyoruz ve eşit bir şekilde yayıyoruz. Daha sonra hamsimizin diğer yarısını da sık sık olacak şekilde üstüne diziyoruz. Üstüne 1 su bardağı kadar suyumuzu ve 2 kaşık yağımızı  gezdirip önceden ısıtılmış 170-180 derece fırınımızda 40-45 dakika kadar pişiriyoruz. Hamsiler ve pilav iyice pişmiş olacak. Ellerimize sağlık.


18 Ekim 2012 Perşembe

Beyaz Lahana Turşusu







Uzun bir süredir turşu kurmuyordum. Aslında turşuyu çok severim. Hatta bazı yemeklerin yanında olmazsa olmazdır. Ama tuzlu gıdaları tüketmek çok doğru olmadığı için olmayınca yemeyiz mantığındaydım ve turşu yapmıyordum. Annem aldığı lahananın yarısını bana verince niyeti bozdum ve turşumu kurdum. Kışın afiyetle yeriz inşallah.
Malzemeler:
1 tane beyaz lahana (yapacağınız miktara göre yarım da kullanabilirsiniz)
6-7 tane havuç
1/2 demet maydanoz
2 tatlı kaşığı şeker (her kavanoz için)
2 yemek kaşığı kayatuzu (her kavanoz için)
1 büyük çay bardağı üzüm sirkesi (her kavanoz için)
3 baş sarmısak
yeterince içme suyu
Hazırlanışı:
Önce lahanamızı parçalara bölüyoruz ve kaynamakta olan suya atıp 1-2 dakika yumuşamasını sağlıyoruz. Ve sudan çıkarıp soğumaya bırakıyoruz. Bütün lahanalarımız için aynı işlemi yapıyoruz. Sonra soyup halka halka (havuçları uzunlamasına da doğrayabiliriz) doğradığımız havuçlarımıza da aynı işlemi yapıyoruz. Onlar soğurken sarmısaklarımızı ve maydanozumuzu ayıklayıp yıkıyoruz. Soğuyan malzemelerimizi kavanozlara doldurmaya başlıyoruz. Eğer büyük kavanozunuz varsa işiniz kolaylaşır. Ben evde olanları kullandım işim biraz uzadı. Önce kavanozun dibine birkaç diş sarmısak atıyoruz ve üstüne lahanaları sıkı sıkı bastırarak yerleştiriyoruz. Aralara havuç, sarmısak ve maydanoz da koyuyoruz. Dizme işlemi bittiğinde önce tuzumuzu ve şekerimizi üstüne sirkemizi ve lahanaların üstüne çıkacak kadar içme suyumuzu ilave ediyoruz ve kavanozumuzun ağzını sıkıca kapatıyoruz. Eğer kavanozumuzun kapağı plastik değilse kapatmadan önce kavanozun ağzına temiz bir poşet seriyoruz. Ertesi gün turşumuzun tuzunu kontrol etmeyi unutmuyoruz. Suyunun tadına baktığımızda tuzu yemek tuzu gibi olmalı ne çok ne az. Eğer tuzsuzsa suyundan azıcık bir kaba boşaltıp yeterince tuzumuzu bu suda eritip tekrar kavanozumuza ilave ediyoruz. Ve turşumuzu güneş almayan bir yere kaldırıyoruz. 10-15 gün içinde turşumuz yenmeye hazırdır. Ellerimize sağlık.

11 Ekim 2012 Perşembe

Kıymalı Karnabahar


Kış sebzeleri tezgahlarda yerlerini almaya başladı bile. Karnabaharı görünce canım kızartmasını çekti. O niyetle aldım. Fakat bir gün önce çocuklara balığı kızartarak yedirdiğim için daha az yağlı olsun diye niyetimi erteledim ve yemeğini yaptım. Çok da iyi yapmışım afiyetle yediler. Gelelim tarifimize
Malzemeler:
1 tane karnabahar
200 gr. kadar kıyma
1 tane iri soğan
2 diş sarmısak
2 yemek kaşığı sıvıyağ
1/2 yemek kaşığı domates salçası
1/2 yemek kaşığı biber salçası
1 çay kaşığı kimyon
yeterince tuz
1 su bardağı kadar su
Hazırlanışı:
Karnabaharımızı iyice yıkadıktan sonra bir süre sirkeli suda bekletiyoruz. Daha sonra tekrar yıkayıp çiçeklerine ayırıyoruz, saplarını da doğruyoruz. İnce ince doğradığımız soğan ve sarmısağımızı sıvı yağda iyice kavuruyoruz. Kavrulan soğana kıymamızı ilave edip kıymalar renk değiştirinceye kadar kavuruyoruz ve salçalarımızı ilave ediyoruz. Bir iki çevirdikten sonra karnıbaharımızı ekliyoruz ve iyice karıştırıyoruz. Tuz ve kimyonunu ekledikten sonra suyumuzu ilave ediyoruz. Kaynadıktan sonra tenceremizin kapağı kapalı olacak şekilde kısık ateşte saplar yumuşayıncaya kadar pişiriyoruz. Ellerimize sağlık.

5 Ekim 2012 Cuma

Domatesli, havuçlu bulgur pilavı



Bu hafta benim için çok önemli bir haftaydı, hayatımda yepyeni sayfalar açtım. Mesela meslek hayatımda ilk defa anaokullulara bir şeyler öğretmeye çalışıyorum. Mini minnacıklar; o kadar saf, temiz ve kirlenmemişler ki onları gördükçe insanın içine gelecekle ilgili umutlar doğuyor. İnşallah hep böyle kalabilirler. "Biz büyüdük ve kirlendi dünya"olmaz inşallah. Hiçbir şeyleri yapmacık değil, sıkıldığında çok rahat sıkıldım diyebiliyor veya seni sevdiğini söyleyebiliyor bütün içtenliğiyle. Yalansız, dolansız, riyasız, çıkarsız ve sevgi dolu bir dünyaları var. Sınıf seviyeleri büyüdükçe işin içine farklı şeyler giriyor. Ama aynı saflıkta kalanlar da yok değil. Gerçek sevgiyi çıkar ilişkileri bitince anlayabiliyor insan. Artık onların öğretmeni olmadığında seni hâlâ arayıp soruyor, seni görünce boynuna atlayıp sizi çok özledim diyorsa evet ben bu çocuğu kazandım diyebiliyorsun. Bu hafta bana bunu yaşattı eski okulumdaki sevgili öğrencilerim ve canım arkadaşlarım. İyi ki onları tanımışım.
      Hayatımdaki bir diğer önemli gelişme de ikinci kez üniversiteye kayıt yaptırmam oldu. Bu benim için çok heyecan verici bir durum. Öğrenciliği özlemişim. O kadar çok özlemişim ki boş vakitlerimin çoğunu ders çalışarak değerlendiriyorum. Bakalım sonuna kadar aynı heyecanla gidebilecek miyim?  Bu arada bir de annelik var. En önemli ve değerli işlerimden biri. Ama itiraf etmeliyim ki bu konuda annemden çok destek alıyorum. "Bugün ne pişirsem?" hayatımdaki en zor sorulardan biri. Fazla karbonhidratlı olmasın, okullarında çıkan yemeklerle çakışmasın, severek yesinler... Canım annem bu konuda da benim başvuru kaynağım. Bulguru, havuç ve domatesli yapmamı önerdi. Bulgur pilavını fazla tercih etmeyen oğlum bile bunu severek yedi. Gelelim tarifimize.
Malzemeler:
1,5 su bardağı pilavlık bulgur
2 yemek kaşığı sıvı yağ
1 tane küçük soğan
2 tane havuç
1 tane rendelenmiş domates
3 su bardağı kaynamış su
yeterince tuz
isteğe bağlı nane ve pul biber
Hazırlanışı:
İnce ince doğradığımız soğanımızı sıvı yağda kavurmaya başlıyoruz. Biraz kavrulunca ince rendelenmiş domates ve havucumuzu ilave ediyoruz. Biraz daha kavrulduktan sonra iyice yıkanmış ve süzülmüş bulgurumuzu ekliyoruz. Bir iki çevirdikten sonra kaynatmış olduğumuz suyumuzu ve tuzumuzu ilave edip karıştırıyoruz. Kaynayınca ocağımızı en kısığa getirip tenceremizin kapağını kapatıyoruz ve pişmeye bırakıyoruz. Bulgur pilavımız suyunu çekince yenmeye hazırdır. Ellerimize sağlık.

30 Eylül 2012 Pazar

Tahinli Çörek



Oldukça kolay ve kesinlikle çok lezzetli bir çörek çayın yanında da nefis bir ikramlık. Hele bir de tahin seviyorsanız yemeye doyamazsınız. Ayrıca çıtır çıtır olması da cabası. Doğrusu tahinli çöreği bu şekilde pek yapmam daha çok tek lokmalık olanlar daha kolay yenilebiliyor diye öyle yapmayı tercih ederim. Bu sefer börek yaparken hazırladığım iç az gelince kalan yufkayı böyle değerlendirdim. Ve sonuç bu oldu. Bunun belli bir ölçüsü yok aslında tamamen göz kararı yapılabiliyor. Kullanacağımız malzemeler yufka( baklavalık da olabilir), tahin ve toz şeker. Yufkayı açıp her yerine eşit şekilde tahin sürüyoruz ve yine her yerine eşit bir şekilde toz şekeri döküyoruz. Ve dikkatli bir şekilde rulo yapıyoruz. Elde ettiğimiz uzun hamuru ya benim yaptığım gibi kendi etrafında sarıp  ya da balkava dilimleri gibi kesip önceden ısıtılmış 170 derece fırında yaklaşık 40-45 dakika pişiriyoruz. Ben üstüne pişirmeden önce yumurta sarısı sürmüştüm. Ama yumurta yerine piştikten sonra üstünü pudra şekeri ile süsleyebilirsiniz. Çok güzel bir görüntü elde edersiniz ve çayın yanında afiyetle yersiniz. Ellerimize sağlık.

27 Eylül 2012 Perşembe

Fırında Palamut Buğulama






Nihayet balık sezonu açıldı ve dondurulmuş balık yemekten kurtulduk. Tam da palamut zamanıyken palamutun en sevdiğim halini yaptım ve sizinle paylaşmak istiyorum. Aslında blogumu kurduktan sonra o kadar çok yaptım ki fakat bir türlü güzel bir resim çekemedim. Görsellik iştah açması yönünden benim için oldukça önemli. Bu resim de öyle çok iştah kabartıcı değil ama palamut mevsimi geçmeden paylaşmak istedim. Gelelim tarifimize.
Malzemeler:
1 tane palamut balığı
1 tane patates
1 tane domates
1 tane havuç
2-3 tane köy biberi
1/2 limon
1 tane iri kırmızı kuru soğan
2-3 tane defne yaprağı
3-4 diş sarmısak
bir tutam maydanoz
yeterince tuz
1/2 su bardağı su
Hazırlanışı:
Palamut balığını aldığımız yerde buğulamalık dersek genelde yatay bir şekilde parçalıyorlar ama ben daha kolay yenildiğini düşündüğümden ve görüntüsü öyle daha çok hoşuma gittiğinden halka halka doğranmış halini tercih ediyorum. Diğer bütün malzemeleri de halka halka doğruyorum. Bu sefer domatesim biraz büyüktü onu yarım ay doğradım. Tepsimizin en altına defne yapraklarını, üstüne patates ve havuçlarımızı, üstüne yıkanmış ve tuzlanmış balıklarımızı, en üstüne de soğan, biber, domates ve maydanozumuzu diziyoruz. Sarmısak ve limon dilimlerimizi aralara yerleştiriyoruz. Suyumuzu da üstüne gezdirdikten sonra 190-200 derecede önceden ısıtılmış fırında 45-50 dakika kadar pişiriyoruz. Pişirirken biraz sulu seviyorsak üstünü alüminyum folyo ile kapatabiliriz. Eğer benim gibi kuru seviyorsanız üstünü kapatmayın. Gerçi öyle olunca da maydanozlar tamamen kuruyor. Yarı süresince üstü kapalı pişirip sonra da üstünü açabiliriz Damak zevkimize göre karar verebiliriz. Ellerimize sağlık.
Not: Arzu ederseniz pişmeden önce üstüne sıvı yağ da gezdirebilirsiniz.

26 Eylül 2012 Çarşamba

Kaşarlı Ekmek




Bilmiyorum sizin için de öyle mi. Ama benim için kahvaltı çok önemli. Çok severim ailem veya dostlarımla yaptığım kahvaltıyı ve ona eşlik eden uzun uzun sohbetleri. Bazen değişik tadlar hoşuma gitsede kahvaltıda asla vazgeçemediğim lezzet beyaz peynir ve domates ikilisi, tabii bir de zeytin ve salatalık. Yanında da çay. Bir de sevdiklerim oldumu değmeyin keyfime. Maalesef okullar açıldığından beri kahvaltımı yalnız yapıyorum. Benim için çok sıkıcı bir durum. Bu yüzden hafta sonunu iple çekiyorum. Neyse gelelim tarifimize. Aslında bu bir tarif bile sayılmaz ama ben yine de yazmak istedim. Bayat ekmekleri değerlendirmek adına değişik bir lezzet.
Gerekli olan şeyler bayat ekmek dilimleri, ketçap ve eski kaşar. Ekmeğimizin üstüne ketçap sürüp kaşar dilimlerini koyuyoruz ve kaşarlar eriyip üstü kızarıncaya kadar fırında pişiriyoruz. Yaklaşık 170 derecede çok kısa bir sürede ekmeğimiz hazır oluyor. Ama isterseniz tost makinesine de koyabilirsiniz. Yalnız makineyi tam kapatmıyoruz üst kapak ekmeklere değmeyecek ki yapışmasın. Ekmekler kuruyunca afiyetle yiyebiliriz. Ellerimize sağlık.

22 Eylül 2012 Cumartesi

Biftek ve Zeytinyağlı, kimyonlu, sarmısaklı çıtır ekmek


Bu yemeği annem çok güzel yapar. Yıllardır annemden yediğim bu müthiş lezzeti nihayet bu ramazanda öğrendim. Canım annem o kadar güzel yapıyor ki onun gibi yapmam mümkün değil biliyorum ama yine de fena olmuyor galiba. Çünkü şu ana kadar tadan herkes çok beğendi. Ayrıca çok da zor bir tarif değil. Düdüklü tencerede pişirilmesi de cabası. Daha kolay anlaşılması için bol bol resim koydum. Gelelim tarifimize
Biftek için
Malzemeler 4 kişilik
4 dilim dana biftek
2 yemek kaşığı sıvı yağ
2 tane orta boy soğan (yarım ay şeklinde doğranmış)
3-4 tane havuç (halka halka doğranmış)
2-3 tane patates (iri doğranmış)
yeterince tuz, nane ve kekik
1/2 su bardağı su (tencerenin su çekip çekmemesine göre arttırılabilir)
Hazırlanışı:
Önce düdüklü tenceremizde yağımızı kızdırıyoruz ve etlerimizi arkalı önlü biraz (yarı pişmiş olacak) kızartıyoruz. Tenceremizin altını kapattıktan sonra bir sıra et diziyoruz ve üstüne tuz, nane ve kekik serpiyoruz. Etlerin üstüne önce soğanlarımızı sonra da havuçlarımızı diziyoruz. Ve en üste de patateslerimizi dizip tuzunu ilave ediyoruz. Suyumuzu da koyduktan sonra tenceremizi kapatıyoruz ve düdüğü çıktıktan sonra kısık ateşte 20 dakika pişiriyoruz. Ellerimize sağlık
Not: Eğer daha fazla yapacaksak et, baharat, soğan ve havucu eşit parçalara ayırıp sıralamayı bozmadan dizip patatesleri yine en üste koyup pişirebiliriz. 
Servis yaparken de önce patatesleri çıkarıp sonra etleri dikkatli bir şekilde çıkarmalıyız.
Ayrıca unutmamalıyız ki her düdüklü tencerenin pişirme süresi farklıdır.

Zeytinyağlı, kimyonlu, sarmısaklı çıtır ekmek için
Malzemeler:
1 dilim ekmek
1 yemek kaşığı zeytinyağı
1 çay kaşığı kimyon
1 diş sarmısak
Hazırlanışı:
İncecik doğradığımız sarmısağı zeytinyağı ve kimyonla güzelce karıştırıp ekmeğin üzerine sürüyoruz. İster benim önceden yaptığım gibi fırında ve ya bu sefer yaptığım gibi tost makinesinde kızartıyoruz.
Bu tamamen benim uydurduğum bir tarif. Daha önce beyaz ekmeği kızartıyordum. Bu sefer tam buğday ekmeğini kızarttım. Çok da lezzetli oldu. Denemenizi tavsiye ederim etlerin yanına çok yakışıyor.











18 Eylül 2012 Salı

Kabak Sandal Sefası


Dün okullar açıldı. Annemin tabiriyle askerlik başladı. Herkes için hayırlı bir eğitim öğretim yılı olur inşallah. Benim oğlum da anaokullu oldu. Bana biraz zor geldi doğrusu. Fakat oğlumun öğretmenine ve okuluna çok çabuk alışması tesellim oldu. Her gün yeni bir şey öğrenerek gelmesi de cabası.
Gelelim tarifimize. Her sebzenin ayrı bir vitamini ve faydası olduğu bir gerçek. Kabak da onlardan biri. Ama nedense pek çok insan kabağı sevmez. Özellikle de çocuklar. Biz anneler de ne yaparız. Kabağın farklı tariflerini deneyerek çocuklarımızın damak zevkine ulaşmaya çalışırız. Bu tarif çocukların kalbini çalabilen bir lezzet ve yapılışı da oldukça kolay. Eğer sizin de çocuklarınız kabağı sevmiyorsa bu tarifi de deneyin lütfen. İnşallah kabağı sevmesini sağlayabiliriz.

Malzemeler:
3 tane kabak
2 lt su
100 gr kadar beyaz peynir
100 gr kadar lor peyniri
2 tane yumurta
bir tutam ince doğranmış dereotu
yeterince tuz
istenirse biraz pulbiber, nane
1/2 su bardağı rendelenmiş kaşar peyniri
Hazırlanışı:
Kabaklarımızı ortadan ikiye bölerek 10 -15 dakika kadar (kabaklar orta kıvamda pişecek kadar) tuzlu suda haşlıyoruz. Haşlanan kabaklarımızı borcama çıkarıyoruz ve içlerini dikkatli bir şekilde çıkarıyoruz.
Çıkardığımız içleri ince ince doğruyoruz. İçine peynirlerimizi, yumurtamızı, dereotumuzu, tuz, nane ve pul biberimizi ilave edip iyice karıştırıyoruz ve bir kaşık yardımıyla kabaklarımızın içini bu karışımla dolduruyoruz. Üstüne de kaşar rendesi koyuyoruz ve önceden ısıtılmış 180 derece fırında üstü kızarıncaya kadar pişiriyoruz. Ellerimize sağlık.
Not: Ben içini biraz fazla hazırlamışım. Kalan malzemeyi domateslerin içine doldurdum. Ve oldukça lezzetli oldu. İç malzemesini kabaklarımızın büyüklüğüne göre azaltabiliriz.

4 Eylül 2012 Salı

Ekmek Pastası


Beni tanıyanlar bilirler Allah eksikliğini vermesin ama ben beyaz ekmeği hiç yemem lezzeti ve doyurucu olmaması hoşuma gitmiyor. Ama çiçek ekmeğe karşı da ayrı bir zaafım var belki aralarında lezzet farkı yoktur ama ben birini hiç tüketmezken diğerini görünce dayanamıyorum. İlginç...
Bu tarifi Facebook'ta bir öğrencim paylaşınca öğrenmiştim. Çok güzel bir görüntüsü var diye denemek istedim. Tadı da en az görüntüsü kadar güzel oldu. Aslında bunu ekmek niyetine değil de açma niyetine tüketmek daha doğru olur. Yapınca ne demek istediğim daha iyi anlaşılıyor.
İlk yaptığımda ramazandı sahurda sıcak sıcak yemek için gece 1:00'de mutfağa girdim. Her şeyi gayet güzel yaptım derken elime yanlış bir kalıp almam maceranın başlamasına sebep oldu. Kalıbım hem büyük geldi hem de kenarından akıttı. Akan yağ fırının içinde yanınca mutfağı duman sardı ve evdeki alarm sistemi devreye girdi. Bir yandan buna çözüm bulmaya çalışırken diğer yandan site güvenliği alarmın sebebini bir sıkıntı olup olmadığını soruyor. İki ayağım bir pabuçta ne yapacağımı şaşırdım. İmdadıma eşim yetişti sağ olsun. Neyse ertesi gün misafirim geleceği halde 2 saate yakın fırın temizlemem bana çok iyi bir ders oldu. Gelelim tarifimize.

Malzemeler:
4 su bardağı un
4 yemek kaşığı şeker
1/2 su bardağı süt
1/2 su bardağı eritilmiş tereyağı
3 yumurta
1 yemek kaşığı tuz
1 paket kuru maya
ayrıca hamuru batırmak için tereyağı
Hazırlanışı:
Ben gece geç bir saatte yaptığım için aşama aşama resmini çekemedim ama tarifi aldığım yerde çok güzel resmedilmişti. Ayrıntılı resim ordan alıntıdır.
Bütün malzemeleri karıştırıp güzel bir hamur yoğuruyoruz. Ve hamurumuzu 30 dakika mayalanması için bekletiyoruz. Daha sonra hamurumuzu 12 eşit büyüklükte bezeye ayırıyoruz. Ve hepsini çay tabağından biraz büyük olacak şekilde açıyoruz. Açtığımız hamurları kasenin içindeki eritilmiş tereyağına batırıp yarı yarıya üst üste gelecek şekilde yuvarlak kalıbımıza diziyoruz. Görüntü çiçek şeklinde olacak. 30 dakika kadar da bu şekilde mayalanmasını belkiyoruz. Ve önceden ısıtılmış fırında 200 derecede kızarıncaya kadar pişiriyoruz. Ellerimize sağlık.
Not: Kalıbım 28 cm olduğundan biraz büyük geldi. 26 veya 24 cm lik kalıpla denerseniz daha şık bir görüntü olacaktır. Bir de bana tuzu biraz fazla geldi. Biraz tuzu azaltılabilir.


30 Ağustos 2012 Perşembe

Kıymalı Lazanya


Sevgili Garfield lazanyayı neden bu kadar çok sevdiğini ancak yedikten sonra anladım ve sana hak verdim. Gerçekten leziz oluyor.
Benim gibi "Garfield" severler bilirler Garfield tembelliği ve lazanyasıyla meşhurdur. Ben de markette her gördüğümde bildiğin makarna der ve yapmaya da üşendiğim için almaktan vazgeçerdim. Ama bu fikrim İtalya'da değişti. Sevgili görümcem Tülay'la beraber yaptığımız lazanya ikimizin de ilk denemesiydi. Biraz acemi işi omuştu ama ikimiz de tadını çok beğenmiştik. Daha sonraki denemelerim daha da başarılı olunca sizlerle paylaşmak istedim. Evet aslında gerçekten de bildiğin makarna ama çok lezzetli. Ana yemek olarak yenilebileceği gibi çayın yanında da çok rahat ikram edilebilir. Diğer tariflerden tek farkı lazanyaların haşlanmadan kullanılması ki bu da bana göre işi biraz daha pratikleştiriyor. Gelelim tarifimize.
Malzemeler:
1 kutu düz lazanya (500gr)
içi için
3-4 kaşık sıvı yağ
3 tane iri soğan
2-3 diş sarımsak
500 gr kıyma
azcık karabiber(isteğe bağlı)
yeterince tuz
beşamel sosu için
5 su bardağı süt
3 yemek kaşığı un
1 tatlı kaşığı tuz
aralara ve üstüne dökmek için
2-3 su bardağı kaşar peyniri rendesi
Hazırlanışı:
Önce içimizi ve beşamel sosumuzu hazırlıyoruz. İçi için soğanlarımızı ve sarımsaklarımızı incecik doğruyoruz ve sıvı yağla birlikte tavamıza koyup kavuruyoruz. Daha sonra kıymamızı tuz ve karabiberimizi ilave edip kıymalar pişinceye kadar kavuruyoruz. Diğer tarafta beşamel sosumuzu hazırlıyoruz. Sosu bol kullanmak ve her tarafına iyice yaymak gerekiyor. Sosumuzun kıvamı oldukça akışkan olmalı ki işimizi kolaylaştırsın. Sütümüzle unumuzu kaynayıncaya kadar sürekli karıştırıyoruz. Kaynayınca altını kapatıp tuzumuzu ilave ediyoruz. Şimdi lazanyamızı yapmaya hazırız.
Dikdörtgen bir borcamın altına yağlı kağıt seriyoruz üstüne her yeri kaplayacak şekilde bir sıra lazanya diziyoruz (her yeri kapatabilmek için gerektiğinde lazanyayı kırarak kullanabiliriz) lazanyanın üstüne sosumuzdan her yerini kapatacak şekilde yayıyoruz üstüne iç harcımızdan her tarafa eşit olacak şekilde yayıyoruz onun üstüne de kaşar peyniri rendesi döküyoruz. (İlk denemizde mozarella kullanmıştık. Çok güzel olmuştu. Elinizde olan eriyen peynirlerden herhangi birini de kullanabilirsiniz)Bu işlemleri sırasıyla malzemelerimiz bitinceye kadar yapıyoruz. ( En üstte lazanyadan sonra sos ve peynir rendesi olacak. Malzemeleri en başta eşit bir şekilde ayarlamak işimizi kolaylaştırır.) Tepsimizin üstünü alüminyum folyo ile kapatıp önceden ısıtılmış 190 derece fırında yaklaşık 40-45 dakika pişiriyoruz. İlk yarım saatten sonra folyoyu açıyoruz ki kaşarlarımız kızarsın. Fırından çıkarmadan önce lazanyaların pişip pişmediğini çatalla kontrol etmeyi unutmayalım. Ellerimize sağlık.
Not: Bu tarif yaklaşık 10 kişilik oluyor. Yarı yarıya azaltarak da yapabilirsiniz. İçini farklı şekillerde de hazırlayabilirsiniz. Ben üçüncü denememde mantar ilave etmiştim. Çok da lezzetli olmuştu.

27 Ağustos 2012 Pazartesi

Beşamelli Tavuk




Çok pratik bir yemek olduğunu düşündüğüm bu tarifimi uzun zamandır yapmıyordum. Geçen bir dost meclisinde sevgili Hilal'in hatırlatmasıyla yapıp paylaşmaya karar verdim. Ben çayların yanına da yapıyorum ana yemek olarak da. Denemenizi tavsiye ederim.
Evliliğimin ilk yıllarında çok daha pratik olan konserve garnitür kullanırdım. Şimdi ise garnitürü kendim yapıyorum çok daha lezzetli oluyor. Gelelim tarifimize.

Malzemeler:
1 tavuğun göğsü
1 su bardağı kadar bezelye
1 tane patates
2 tane havuç
yeterince tuz
Beşamel sosu için
3 su bardağı süt
2 yemek kaşığı un
1 tatlı kaşığı tuz
üzerine 1 su bardağı rendelenmiş kaşar peyniri

Hazırlanışı:
Tavuk haşlanırken. Bezelyeyi de haşlıyoruz. Havuç ve patatesleri de küp küp doğrayıp haşlıyoruz. Havuç ve bezelyenin pişme süreleri aynı beraber haşlanabilir. (Bezelyeyi buzluktan çıkardıktan sonra üzerine kaynar su döküyorum kokusunu alıyor). Haşlanan tavukları iri parçalara ayırıyoruz ve sebzelerle harmanlıyoruz. Daha sonra beşamel sosunu hazırlıyoruz. Sütle unu karıştırıp pişiriyoruz. Piştikten sonra tuzunu ilave ediyoruz ve tavuklu karışımın üstüne döküp iyice karıştırıyoruz. Bu karışımı borcama koyuyoruz ve üzerini kaşar rendesiyle kaplıyoruz. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında üzeri kızarıncaya kadar pişiriyoruz. Ellerimize sağlık.
Not: Daha önce de belirtmiştim. Beşamel sos 2 kaşık kadar yağda un kavrularak ve sonra da sütü ilave edilerek yapılır. Ben biraz yağı azaltmak amacıyla böyle yapıyorum.
Haşladığımız tavuğun suyunu da çorba da değerlendirmeyi unutmayalım.

16 Ağustos 2012 Perşembe

Limonlu Kedidilli Tatlı (Oya'nın Tatlısı)


Çok uzun bir aradan sonra tekrar merhaba. Çok güzel ve uzun bir tatilden sonra yine evimdeyim. Tatil biraz kapsamlı olunca oldukça yorgun bir şekilde eve döndük. Uzun bir dinlenme döneminden sonra mübarek ramazan ayı da bitmeden bir tarif paylaşmak istedim. Aslında bu tatlıyı ramazanın başında yapmıştım ve eklemek için bir taslak oluşturmuştum. Fakat aldığım çok üzücü bir haber sonrasında kendime gelmem tam iki hafta sürdü. Rahmetli babam kadar sevdiğim Yalçın amcam da hakkın rahmetine kavuştu. Mekanı cennet olur inşallah. Hayat devam ediyor...
Dün akşam gelen misafirlerime de bu tatlıdan yapınca artık paylaşmamın vakti geldi. Dedim ya çok kapsamlı ve güzel bir tatil geçirdik diye tatilde çok güzel insanlarla da tanıştım. Ailesiyle birlikte İtalya'da yaşayan sevgili Oya, eşi Gürcan, kızları Elif ve Hülya tatlı dil, güler yüz ve Kayseri mutfağının birbirinden güzel yemekleriyle bizi akşam yemeğinde ağırladılar. Tatlı olarak da bize bu sıcak günlerin serinletici tatlısını ikram ettiler. Her şey çok güzeldi. Misafirperverlikleri sayesinde çok güzel bir akşam geçirdik. Her şey için özellikle de tarif için çok teşekkür ederim.
Gelelim tarifimize ilk denememde beyaz unum az olduğundan tam buğday unu da ekledim. Resimde görüldüğü gibi biraz krem rengi oldu. Ama lezzet çok iyiydi. Tarifte ufak değişiklikler yaptığımı da itiraf ediyorum. Mesela muhallebisini yumurtalı yaptım, limonunu azalttım. Olmasa da olurdu tabi ama ben denemek istedim. Çok da güzel oldu. Limon serinliğini yaşamak istiyorsanız mutlaka deneyin derim.
Malzemeler:
1 lt süt
1 su bardağı un
1 su bardağı toz şeker
1 paket vanilya
3 limonun kabuğu ve suyu (ben 2 limon kullandım)
1 yumurta (orjinal tarifte yok)
1 paket kedi dili
Kedi dillerini ıslatmak için yeterince süt
Hazırlanışı:
Önce süt, un, şeker ve yumurtayı bir tencereye alıyoruz. İyice karıştırdıktan sonra altını yakıyoruz ve muhallebimizi pişiriyoruz. Birkaç taşım kaynayan muhallebimizin altını kapattıktan sonra vanilya, limon kabuğu rendesi ve limon suyunu ilave edip mikserle 5 dakika kadar çırpıyoruz. Diğer tarafta sütle ıslattığımız kedi dillerini kare borcama diziyoruz. Üzerine muhallebimizin yarısını döküyoruz. Üstüne bir sıra daha kedi dili diziyoruz. Kalan muhallebiyi de üstüne döküyoruz ve üstünü düzeltiyoruz. Ilıdıktan sonra buzdolabında soğutuyoruz. Tatlımız yenmeye hazır. Ellerimize sağlık.

14 Haziran 2012 Perşembe

Sütlaç


Bu aralar hiçbir şey içimden gelmiyor. Çok sevdiğim mutfağıma bile zorunluluktan girer oldum. Blogumu ihmal ettiğimin farkındayım. Üzülüyorum ama içimden gelmeyince olmuyor. Hayatımda meydana gelen değişiklikler benim gibi sevdiği şeylere, yerlere ve kişilere çabuk bağlanan biri için çok sarsıcı oluyor. Kendimi çok hazırladım ama içimde yinede çok küçük de olsa bir umut vardı. O küçük umut beni çok ... Kazım Koyuncudan " işte gidiyorum" dinleyerek teselli oluyorum. Neyse bu kadar karamsarlık yeter dimi gelelim tarifimize.
Sütlaç herkesin çok severek yediği bir tatlıdır. Bizim evde de çok sevilir özellikle eşim fırın sütlacı sever. Ben de annemin tel şehriyeli sütlacını çok seviyorum. Çok daha hafif oluyor.

Malzemeler:
1 lt. süt
4 yemek kaşığı yıkanmış pirinç
1/2 su bardağından biraz fazla şeker (damak tadınıza göre azaltabilirsiniz)
1 çubuk tarçın (tatlı yapıyor o yüzden şekerini biraz az koyup tadına baktıktan sonra arttırın)

Hazırlanışı:
Sütümüzü şeker ve tarçın çubuğuyla birlikte  kaynatıyoruz. Kaynayınca pirinçlerimizi ilave ediyoruz ve  kısık ateşte kıvama gelinceye kadar yaklaşık 1 saat pişiriyoruz.
Eğer acelemiz varsa sütümüz kaynarken pirinçleri 1 bardak suyla başka bir yerde yumuşayıncaya kadar pişirebilir. Kaynayan süte ilave edip azıcık bir suyla açtığımız 1 kaşık unla sütlacımızın kıvamını koyulaştırabiliriz. Ellerimize sağlık.

1 Haziran 2012 Cuma

Çilek Reçeli


Daha önce de bahsetmiştim. Bizim evde olmazsa olmaz kahvaltılık çilek reçeli. Oğlum çok seviyor. Reçelim çilek mevsimi gelmeden bitince doğrusu ne yapacağımı bilemedim. Bir süre balla idare ettim ama sonra az da olsa yaptım. Az dediğimde  3 kilo. Bu tarifi neden bugün yazıyorum. Çünkü bu 3 kilo reçelin son bir kasesi kaldı ve benim acilen reçel yapmam lazım. Benim gibi bu günlerde reçel yapmayı düşünenler vardır belki diye ben de bir anne reçeli tarifi yazayım dedim.

Malzemeler:
1 kilo çilek
1 kilo şeker
yarım limon suyu

Hazırlanışı:
Çilekler iyice yıkayalım. Saplarını ayıklayıp bir kere daha sudan geçirelim. Derince bir tencereye koyalım. Üstüne şekerimizi ilave edelim ve buzdolabında akşamdan sabaha kadar bekletelim. İsterseniz daha uzun da bekletebilirsiniz. Daha sonra tenceremizi ocağa alalım ve hızlı ateşte reçelimizi pişirmeye başlayalım. Hızlı ateşte olursa reçelin rengi kararmaz. Reçel yaparken başka hiç birşeyle ilgilenmemek gerekiyor özellikle hızlı ateşte çabuk taşabilir. Kaynamaya başlayan reçeli ara ara karıştırıp pişiriyoruz. Kabaran reçeli hemen kenara alıp bir iki dakika kenarda bekletip tekrar ateşe alıyoruz. Bu şekilde bir kaç taşım kaynattıktan sonra. Kıvamına bakıyoruz. Bunu için porselen bir tabağa damlattığımız reçelin akışına bakıyoruz. İstediğiniz kıvama gelmişse reçelimize limon suyumuzu ilave ediyoruz ve 1-2 taşım daha kaynatıp altını kapatıyoruz. Bu arada pişirirken üzerinde oluşan köpükleri almayı da unutmuyoruz. Altını kapattığımız reçelimizi kesinlikle kupkuru olan kavanozlara boşaltıyoruz ve ağzını sıkıca kapatıp sırası gelince yemek üzere yerine kaldırıyoruz. Ellerimize sağlık

29 Mayıs 2012 Salı

Zeytinyağlı Semizotu


Az önce semizotunu ayıkladım yıkadım süzülünceye kadar kıyma da çözülür gideyim bloguma tarif yazayım dedim. Resimlerini de piştikten sonra eklerim diye düşünürken baktım geçenlerde yaptığım zeytinyağlı semizotunun resmi var elimde bari bunu ekleyeyim dimi. Semizotunun her şeyini severek tüketiyoruz. Eşim de ben de ekşimsi tadını seviyoruz. Çocuklar pek hoşlanmıyor ama bulgur o ekşi tadı alıyor. Çocuklar yiyecekse pirinç veya bulgur ilave etmenizi öneririm.

Malzemeler:
1 demet semizotu
1 tane iri soğan
2 diş sarmısak
2 yemek kaşıvı sıvı yağ
1 tatlı kaşığı kadar domates salçası
2 yemek kaşığı kadar bulgur
1/2 su bardağı su
yeterince tuz

Hazırlanışı:
Semizotunu ayıkladıktan sonra bol suyun içinde birkaç kere yıkıyoruz. Ben suyun içinde biraz bekletiyorum. Semizotu da ıspanak gibi çok topraklı olabiliyor. İyice yıkamak çok önemli. Süzüldükten sonra yaklaşık 2-3 cm boyunda olacak şekilde doğruyoruz. Diğer tarafta tenceremizde ince ince doğradığımız soğan ve sarmısağımızı yağda kavuruyoruz. Kavrulan soğanlara azcık salçamızı ilave edip bir iki çeviriyoruz ve üstüne semizotumuzu ilave ediyoruz. İyice karıştırdıktan sonra yıkadığımız bulgurumuzu ilave ediyoruz ve kaynamasını bekliyoruz. Semizotu çok su bırakan bir sebzedir. Kısık ateşte pişiriyorsanız hiç su ilave etmeye gerek yok. Hızlı ateşte biraz ilave etmek gerekebilir. Kaynadıktan sonra tuzunu da ilave ediyoruz ve karıştırıp pişmeye bırakıyoruz. Çabuk pişer piştiğini saplarının yumuşamasından anlarız. Ellerimize sağlık.